21 Haziran 2009 Pazar

Halil Üner

Basketbola ve antrenörlüğe başlamanız hayli ilginç. O dönemden biraz bahseder misiniz?
Ben gençliğimde hem futbol, hem basketbol oynadım.Yılmaz Vural ile beraber futbol oynardık. 1979’da sakatlık geçirdim. O sırada Şekerspor Menajeri Çiko lakaplı Şener abi bana “Boş duracağına bir yıldız takım kurup çalıştırsana” dedi. Ellerinde birkaç çocuk vardı, yanına bir tane kayakçı çocuk aldım, Tolga Öngören’i ve Suat’ı alıp bir takım kurdum. Aynı zamanda tıbbi mümessillik yapıyordum. Kazandığım paralarla çocuklara takviye yaparak hazırlık maçları yaptık. Kışın saha bulamadığımız zaman, eldivenleri kesip dışarıda antrenman yaptığımız günleri hatırlarım. O Şekerspor Yıldız Takımı ile sezon 40 maç hiç yenilmeden namağlup Türkiye Şampiyonu olduk. 22 yaşındayım ve ilk antrenörlük deneyimim budur. Bana ödül vereceklerdi, ama antrenör kartım yoktu. Çünkü hiç antrenör seminerine katılmamıştım. Şampiyon takımın antrenörü olarak bana antrenörlük kartı hediye ettiler. Ardından Fenerbahçe ve Galatasaray altyapılarında da Türkiye şampiyonu olduk.
''BEN PROFESYONELİM''Bir dönem sürekli Fenerbahçe veya Galatasaray’ı çalıştırdınız. İki kulüp arasında çok sık transfer yapmanız sıkıntı yaratmadı mı?
Fenerbahçe ve Galatasaray arasında toplam 5 kez transfer oldum. Bu herhalde Türk sporunda bir ilktir. Fener’e gittiğimde “Galatasaraylı” dediler, Galatasaray’a gittiğimde “Fenerli” dediler. Ama ben profesyoneldim ve yaptığım transferler profesyonelliğimi gösteriyordu. Zaten başarılı oldukça iki camiada da kabullenildim. 1984-85-86 sezonlarında Galatasaray antrenörlüğü yaparken şampiyon olduk, 1987’de aynı zamanda 2. Lig’de Paşabahçe’nin antrenörüydüm. Galatasaray o sezon final oynayıp ikinci oldu, Paşabahçe 2. Lig’de şampiyon olup 1. Lig’e çıktı. Bir sonraki sezon duygusal olarak iki takımdan birini seçemediğim için Çukurova’ya gittim. Çukurova’da 3 sezonda 3 kez final oynayıp Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı aldık. Ardından Efes Pilsen, Darüşşafaka, Fenerbahçe, Pınar Karşıyaka gibi takımlarla devam ettik.
Kariyer olarak üst düzey bir antrenörsünüz. Ama hep zor durumdaki takımlarda görev alıp küme düşmeme mücadelesi veriyorsunuz. Bunun özel bir nedeni var mı?
Ben hep zoru seçtim. Şu anda şampiyonluğa oynayan bir takımda görev alıp, çok çok daha iyi paralar kazanabilirim. Ama ben zoru seviyorum. Şampiyonluğa oynayan takımlarda para daha çok oluyor, kadro daha derin, imkanlar ve taraftar desteği daha üst seviyelerde oluyor. Bu camialarda başarılı olmak çok zor değil. Ama küme düşmemeye oynayan takımlarda bu imkanlar daha kısıtlı. Dolayısıyla alt sıralardaki takımlarda başarılı olmak çok daha zor ve herkesin yapabileceği bir iş değil. Ben kendimle tartışıp kendime daha zor hedefler seçtim. Bu tür takımlarda herkes görev almak istemez. Ben kendimle mücadele eden birisi olduğum için tercihim böyle oldu. Savaşçı bir ruhum var ve beni hayatta tutan bu halim.
''ANTRENÖR KARDEŞLERİMİZ BİRAZ TEMBEL''Türk basketbolunda yabancı antrenörüne bakışınız nedir?
Ben Türk antrenörlerin görev almasından yanayım. Ama bizim antrenör kardeşlerimiz biraz tembel. Daha fazla çalışmamız lazım. Yabancıların bizden tek farkı, daha çok çalışıp daha disiplinliler. Ama şu anda çok genç ve başarılı bir çok antrenör var. Bence yabancıya şu anda gerek yok.
Milli Takım’da Bogdan Tanjevic’i nasıl buluyorsunuz?
Tanyevic çok kariyerli ve tecrübeli bir antrenör. Basketbol Federasyonu kendisini tercih etti. Bence de doğru bir tercih. Ama şu anda Milli Takım’ı çalıştırabilecek çok sayıda Türk antrenör arkadaşım var.
Ailenize çok düşkünsünüz. Zoru seçmenizde ailenizini etkisi ve tepkisi ne oluyor?
Ailem kabul etmemi istemiyor ama başladıktan sonra bana destek oluyorlar. Babam 82 yaşında ve İstanbul’dan Konya’ya 15-16 saatlik tren yolculuğundan sonra Konya’da maçtan önce salonda karşıma çıktı. Annem, babam, eşim, çocuklarım ve sevdiklerim bana hep destek oluyorlar
Yetenekli oyuncuyu mu yoksa savaşan oyuncuyu mu tercih edersin?
Takım kimya çok önemli. İkisi de olmalı. Savaşan oyuncunun çok olması çok önemli. Ama arada yetenekli oyuncu da arada olmalı. Bu şuna benziyor: H2O oldu mu su olur, H3O oldu mu kötü kokulu bir gaz olur. Kimyayı iyi kurmazsan mahvolursun. Transfer yaparken bu kimyayı iyi ayarlamak lazım.

Hiç yorum yok: